Türkiye ile Suriye arasındaki karayolu taşımacılığında 14 yıl sonra yeniden başlayan hareketlilik bugün önemli bir aşamaya daha ulaştı. Ağustos ayında başlayan doğrudan taşıma açılımının ardından, Kasım ayı itibarıyla Suriye üzerinden Orta Doğu ülkelerine transit geçişler de resmen devreye girdi. Böylece Türk taşımacıları, Suriye güzergâhını hem Suriye’ye yönelik doğrudan taşımalarda hem de Ürdün, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve BAE’ye uzanan transit hatlarda yeniden kullanmaya başladı.

Türkiye ile Orta Doğu arasındaki karayolu taşımacılığı 20 Kasım’da Suriye üzerinden yapılan transit taşıma farklı bir boyuta geçti. Yaklaşık 14 yıllık aranın ardından Türk plakalı TIR’ların Suriye üzerinden aktarmasız biçimde Ürdün, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Dubai’ye geçişleri başladı. Bu adım, hem lojistik sektörü hem de bölgesel ticaret açısından uzun zamandır beklenen kritik bir dönüm noktasını temsil ediyor.

ULAŞTIRMA BAKANLIĞI KOORDİNASYONUNDA ÖNEMLİ BAŞARI

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın koordinasyonunda yürütülen çalışmalarda UND Ortadoğu Çalışma Grubu da etkin rol oynadı. Bu süreçte, Bakanlık öncülüğünde UND Ortadoğu Çalışma Grubu; Suriye Ulaştırma Bakanlığı ve UND muadili Suriye Uluslararası Nakliye Federasyonu (SFIFF) ile doğrudan temaslarda bulunarak hattın yeniden açılmasına katkı sağladı.

Çalışma Grubu, 31 Ekim’de Hatay’da gerçekleştirilen geniş katılımlı toplantıyla resmen kurulmuştu ve çalışmalara başlamıştı. İlk toplantıya Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı temsilcileri, IRU heyeti, sektör temsilcileri ve bölge paydaşları katıldı. Toplantının ana gündemini Türkiye–Suriye tedarik zincirinin yeniden işler hâle getirilmesi, Orta Koridor ve Kalkınma Yolu Koridoru’nun güçlendirilmesi, sınır geçişlerinin iyileştirilmesi, sürücü vizeleri ile sınır kapılarının teknik altyapısına yönelik ihtiyaçlar oluşturdu.

Çalışma Grubu’nun hedefleri doğrultusunda; sınır kapılarının durumu, geçiş ücretleri, yol güvenliği, taşımacıların sahada karşılaştığı operasyonel engeller ve transit koridorun yeniden aktive edilmesine dair teknik gereksinimler Suriye makamlarıyla yapılan görüşmelerin ana başlıklarını oluşturdu. UND heyeti ayrıca Suriye’de düzenlenen SFIFF Genel Kurulu’na katılarak iki ülke taşımacılık sektörleri arasında iş birliği ve karşılıklı anlayışın güçlendirilmesine yönelik önemli temaslarda bulundu.

Yürütülen diplomatik ve sektörel çalışmalar sonucunda, Türk plakalı TIR’ların Suriye üzerinden Körfez ülkelerine aktarmasız geçişi 14 yıl sonra yeniden mümkün hâle geldi. Bu gelişme, Türkiye–Orta Doğu ticaretinin hızlanması, maliyetlerin düşmesi, taşımaların rekabetçiliğinin artması ve bölgesel tedarik zincirinin güçlenmesi açısından tarihi bir açılım niteliği taşıyor.

Suriye koridorunun yeniden açılması, yalnızca Türkiye için değil AB için de stratejik bir fırsat niteliği taşıyor. Avrupa Birliği ülkeleri, ürettikleri sanayi ve tüketim mallarını Orta Doğu pazarlarına çok daha hızlı, düşük maliyetli ve rekabetçi şekilde ulaştırma imkânına kavuşacak. Bu koridorun aktif hale gelmesi, AB–Körfez ticaret hattında küresel tedarik zincirlerini güçlendiren yeni bir dönemi başlatma potansiyeli taşıyor.

UND: “SURİYE HATTININ AÇILMASI TÜRKİYE’NİN BÖLGESEL ETKİSİNİ GÜÇLENDİRİYOR”

UND Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aras, hem doğrudan taşımaların hem de transit geçişlerin yeniden başlamasıyla Türkiye’nin Orta Doğu lojistiğinde yeniden kilit bir rol üstlendiğini vurguladı. Bu önemli gelişmenin Türkiye’nin transit ve üçüncü ülke taşımalarını artıracağını belirten Aras, şu değerlendirmede bulundu:

“Hem Suriye’ye hem de Suriye ardı ülkelere taşımaların başlamasıyla bölge ticaretinde belirgin bir canlanma yaşanacaktır. Ülkemize büyük rekabet avantajı sağlayan Orta Koridor’un yanı sıra Kalkınma Yolu ve Zengezur Koridoru gibi stratejik ulaştırma projeleri, bu hat ile birlikte daha da güçlenecektir.”

Aras, hattın devreye alınmasında sağlanan koordinasyon, diplomatik kolaylıklar ve teknik destek için Cumhurbaşkanlığına; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına, Ticaret Bakanlığına ve Dışişleri Bakanlığına teşekkür etti. Sınır kapılarındaki düzenlemeler, güvenlik ve altyapı koordinasyonu ile diplomatik girişimlerin, sürecin hızlanmasında ve aktarmasız transit geçişlerin güvenli şekilde hayata geçirilmesinde belirleyici olduğunu vurguladı.